Çocukların Kişisel Gelişiminde Babanın Rolü
Ebeveynlerin aile içindeki davranışları, çocukların kişisel gelişimi üzerinde büyük rol oynuyor. Uzmanlara göre 'baba' figürü, çocuğun ruh halinin şekillenmesinde en önemli faktör. Şiddet gösteren bir baba, çocuklarının da şiddete eğimli bir şekilde yetişmesine neden olurken, gücünü sevgisi ile gösteren baba ise çocuklarının sevgi dolu ve özgüvenli bireyler olarak yetişmesini sağlıyor.
Her yıl, Haziran ayının üçüncü Pazar günü, Babalar Günü olarak kutlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, babanın ailedeki rolünü ve çocuğun gelişimi üzerindeki önemini anlattı.
Çocuğun ilk modeli: Anne ve baba
Çocuğun hayatında ilk örnek aldığı kişilerin anne ve babası olduğunu söyleyen Elçi, çocuğun ebeveynlerini taklit ettiğini ve onlar gibi olmaya gayret gösterdiğini ifade etti. Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, şunları söyledi:
“Evde sorunlar karşısında şiddete uğrayan bir anne varsa eğer, erkek çocuk da sorun çözme yönteminin bu şekilde olduğunu öğrenir ve kendi kurmuş olduğu ailesinde de benzer şekilde davranışlar sergileyebilir. Kız çocuk için ise erkeklerin güvenilmez, zarar verici bir cinsiyet olarak algılanabilir, adil dünyaya karşı olan temel güvenini yitirmesine neden olabilir. Babadan göremediği sevgi ve şefkati görmek için, kendinden yaşça büyük kişilerle duygusal ilişki kurarak sağlamaya yönelebilir. Koruyan, kollayan, gücünü şiddet ile gösteren değil de, sevgi ile perçinleyen bir babanın evlatları da kendi kuracakları yuvada benzerlerini gösterecektir. Bu da aslında dünyanın daha yaşanılabilir olmasında biz ebeveynlerin rolünün ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.”
Çocuk, dış dünyayı ilk kez babası ile fark ediyor
Bebeğin dünyada bir başkasının da olduğunu fark ettiği ilk kişinin “baba” olduğunu belirten Serkan Elçi, “Çoğunlukla bu anne olarak bilinir fakat bebek kendisi ile annesini bir ‘bütün’ olarak görür. Dolayısıyla babanın aktif varlığı, dış dünyaya karşı ilk tanışmayı, haliyle dünyanın güvenilecek bir yer olduğunu ona gösterir. Diğer insanların varlığı, babadan almış olduğu sevgi, olumlu iletişim ve koşulsuz kabulle paraleldir” dedi.
Baba ile iletişimi olmayan çocuk, paylaşmayı öğrenmekte güçlük çekiyor
Aile içinde tek iletişimi anne ile olan çocuğun paylaşmayı öğrenmekte güçlük çekeceğini vurgulayan Serkan Elçi, “Kendisini anneden ayrı bir birey olarak görmeye başladığında, ilk paylaşım baba ile birlikte anneyi paylaşmaktır. Kardeş olduğu zaman paylaşım öğrenilmekten ziyade, olumlu aile ilişkilerinin kurulduğu, sevgi haritalarının oluşturduğu bir aile de pek tabii paylaşımı öğretecektir. Freud’a göre cinsel kimliğin gelişimi 6 yaşa kadar tamamlanmaktadır. Bu yaşlar içerisinde erkek çocuk babayı, anneyi elde etmek için rakip olarak gördüğünü ifade eder. Fakat babaya olan sevgisi ve onu daha güçlü bir figür olduğunu düşünmesiyle birlikte ‘özdeşim’ kurma başlar ve rekabet yerini hakikatle doldurur. Yine aynı kuram, anneden güveni, babadan güç ve kontrolü öğrendiğini iddia eder. Bu kontrolün sağlayacağı ilk figürün yani babanın tutarsız davranışları, gelecekte kuracağı ilişkileri de zedeleyecektir” şeklinde konuştu.
Baba ile kurulan sağlıklı ilişki, ruh halini iyileştiriyor
Baba ile kurulan sağlıklı ilişki ile sağlıklı bir ruh halinin meydana geldiğini dile getiren Serkan Elçi, “Sadece çocukluk dönemi değil, yetişkinlikte de iletişimin kuvvetli olması birçok sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olmaktadır. Her zaman desteğini, varlığını hissettiren, koşulsuz sizi kabul edecek birinin olduğunu bilmek, olumsuzluklar içerisinde de babadan duyulacak olan ‘yanındayım’ kelimesinin ne kadar büyük anlam taşıdığını unutmamak gerek” dedi.
Babadan takdir görmek, çocuğun özgüvenini artırıyor
“Her çocuğun gözünde baba güçlü, her işin üstesinden gelen, dünyanın en zeki insanıdır. Babayı bu kadar kutsallaştırmış biri, ondan takdir gördüğü zaman girmiş olduğu her işinde ‘üstesinden gelebileceği’ mesajını alır” diyen Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, bu durumun çocuğun kendine olan güvenini artıracağını ve hem sosyal hem de akademik yaşantısında faydalarını göreceğini vurguladı.
Özgüveni düşük olan kişi, mutlu olamıyor
Özgüven ve mutluluk kavramlarının birbiriyle paralel olduğunun altını çizen Serkan Elçi, “Özgüveni düşük olan birinin mutlu olması pek mümkün değildir. İnsanı nelerin mutlu ettiğini bir düşünelim; mesleki veya akademik başarılar, olumlu sosyal, duygusal ilişkiler en temelleridir. Haliyle özgüven sahibi olan kişi, mutluluğun da anahtarını edinmiştir” diyerek özgüvenin önemine dikkat çekti.