HÜDA PAR: 'Kademeli Emeklilik Yaşı' Şartı Kaldırılmalıdır
Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) yıllardır devam eden mağduriyetlerine dikkat çeken HÜDA PAR Genel Merkezi, kademeli emeklilik yaşı şartının kaldırılması çağrısında bulundu.
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yapılan haftalık iç gündem değerlendirmesinde, başta artan işsizlik oranları ve hayat pahalılığı olmak üzere, yıllardır sorunlarının çözümü için mücadele veren Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve dar gelirliye yapılan elektrik yardımı konuları ele alındı.
Artan işsizliğe dair dikkat çekici önerilerin yer aldığı değerlendirmede, istihdamı arttırıcı, işsizliği azaltıcı, uygulanabilir somut adımlar atılarak piyasanın rahatlatılması gerektiği dile getirildi.
28 Şubat 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile elektrik indirimi yardımının olumlu bir gelişme olduğu ifade edilen açıklamada, bu yardımın su ve doğalgaz yardımlarıyla da genişletilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) haklarının göz ardı edilmesi sosyal hukuk devleti açısından doğru ve adil bir yaklaşım olmadığı belirtilen değerlendirmede, “Devletin ‘emekli olmak için daha gençsin’, özel sektörün ise ‘sen yaşlandın, artık çalışma’’ dediği EYT’lilerin bu sorunlarının çözümü için kademeli emeklilik yaşı şartı kaldırılmalıdır.” denildi.
Artan işsizlik oranları ve hayat pahalılığına dikkat çekilen gündem değerlendirmesinde şu görüşlere yer verildi:
“Ekonomik sıkıntıların oluşturduğu işsizlik veya tanzim satış kuyrukları Türkiye’nin gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Ülkenin, iş başvurusu için Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) önlerindeki, ucuz alış-veriş için de tanzim satış noktaları gibi yerlerdeki uzun insan kuyrukları ile gündem olması üzüntü vericidir. Kamu kurumlarında istihdam edilecek az sayıdaki alımlar için bile binlerce insanın iş başvurusu için ilgili kurumlar önünde uzun kuyruklar oluşturması işsizlik oranının vardığı noktayı ortaya koyması açısından dikkat çekicidir. Bir kişilik eleman alımlarının medyaya konu olacak kadar uzun kuyruklara neden olması, ekonomi yönetiminin başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Her gün birbirini izleyen yeni zamlar, elektrik ve benzeri temel ihtiyaç maddelerinde indirimin olacağı medyada işlenmesine rağmen faturaların eskilerine oranla çok daha kabarık gelmesi, alınan tedbir ve moral verici beyanatların piyasaya olumlu bir etkisinin olmaması, ülkenin ciddi bir ekonomik krizin içinde olduğunu göstermektedir.”
“İstihdamı arttırıcı, işsizliği azaltıcı, uygulanabilir somut adımlar atılarak piyasa rahatlatılmalıdır”
Toplumsal sorunların giderilmesi noktasında acil eylem planlarının devreye sokulması çağrısında bulunulan açıklamada, “Bir taraftan insanlar işlerini kaybedip iş bulma noktalarındaki kuyruklarda ömür tüketirken, diğer taraftan hayat pahalılığının ve zamların artık tahammül edilemez hale gelmesinin eş zamanlı olması, ülkenin en acil meselesinin ekonomik kriz olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla seçim sürecinin hararetinin, toplumsal sorunları ve bu devasa krizi gölgelemesine müsaade edilmeden, hemen çok acil eylem planları devreye sokulmalıdır. Bu acil eylem planlarında halka ve iş sektörüne dayatılacak cebri yöntemler çözüm olmayacaktır. İstihdamı arttırıcı, işsizliği azaltıcı, uygulanabilir somut adımlar atılarak piyasa rahatlatılmalıdır. Zamanında alınmayan tedbirlerin, istenen sonuçları vermeyeceği unutulmamalıdır.” ifadelerine yer verildi.
“EYT, mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyor”
Emekli olmak için gereken prim gün sayısını doldurmalarına rağmen Emeklilikte Yaşa Takılanların, bir yıldan uzun bir süredir Türkiye’nin gündeminde oldukları hatırlatılan değerlendirmede, yaklaşan yerel seçimlerle beklentileri artan EYT’lilerin, yürüttükleri kampanyalar ve çeşitli illerde yaptıkları büyük toplantılarla mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettikleri hatırlatıldı.
EYT sorununun 1999 yılında yapılan bir yasal değişiklik ile oluştuğu belirtilen değerlendirmede “Mağduriyet, emeklilik şartlarını değiştiren 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye doğru işlemesinden kaynaklanıyor. Yasa çıkmadan önce çalışanlar, sigortalılık süresi ve ödedikleri prim gün sayısı kriterlerine göre emekli olabiliyorlardı. 5 bin gün prim ödeyen kadınlar 20 yılda, erkekler 25 yılda emekliliğe hak kazanıyordu. Söz konusu yasa ile üçüncü bir kriter getirildi: Belli bir yaşa gelmiş olmak. 58 ve 60 yaş şartının getirildiği bu yasa, yürürlüğe girdiği 2002 tarihinden sonra çalışmaya başlayanları kapsamış olsaydı bugün EYT sorunu ve yüz binlerce mağduru olmayacaktı.” bilgisi paylaşıldı.
“EYT’liler erken emeklilik değil, haklarını istiyorlar”
EYT’lilerin sorunlarının çözümü noktasında önerilerin yer aldığı gündeme değerlendirmesinde , “EYT’lilerin talebi, yapılan yasal değişikliğin geçmişe dönük işlemesine son verilerek 1999’dan önce çalışmaya başlayanların prim gün sayılarını doldurduğunda emekli olabilmeleridir. EYT’liler erken emeklilik değil, haklarını istiyorlar. Söz konusu değişikliğin ciddi hak kayıplarına yol açtığı ve çalışanı koruma ilkesiyle uyuşmadığı ortadadır. Kamunun ortak çıkarlarının gözetilmesi argümanıyla EYT’lilerin hazineye yıllık maliyetinin göz önünde tutulması, öte taraftan mağdurların haklarının göz ardı edilmesi sosyal hukuk devleti açısından doğru ve adil bir yaklaşım değildir. Devletin ‘emekli olmak için daha gençsin’, özel sektörün ise ‘sen yaşlandın, artık çalışma’’ dediği EYT’lilerin bu sorunlarının çözümü için kademeli emeklilik yaşı şartı kaldırılmalıdır.” denildi.
“Elektrik tüketiminin kısmi olarak devlet tarafından karşılanmasını olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz”
28 Şubat 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile elektrik indirimi yardımının olumlu bir gelişme olduğu ifade edilen değerlendirmede, “Sosyal devlet anlayışı gereği vatandaşın temel gereksinimlerinden biri olan elektrik tüketiminin kısmi olarak devlet tarafından karşılanmasını olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz.” ifadelerine yer verildi.
“Devlet, elektrik indirimi uygulaması ve sosyal yardımın kapsamını geniş tutmalıdır”
Elektrik yardımı konusunda atılan adımın su ve doğalgaz yardımlarıyla da genişletilmesi gerektiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “Devlet, elektrik indirimi uygulaması ve sosyal yardımın kapsamını geniş tutmalıdır. Özellikle enflasyon rakamlarının arttığı, asgari ücretin vatandaşın geçimini sağlamasına yetmediği göz önüne alınarak, elektrik konusunda atılan adımın su ve doğalgaz yardımlarıyla da genişletilmesi ve sosyal devlet olma gereğinin yerine getirilmesi elzemdir. Dar gelirli ailelere yönelik yapılacak elektrik yardımının, devletten düzenli sosyal yardım alanlarla sınırlandırılmasını bir eksiklik olarak görüyoruz. Asgari ücret veya daha aşağısında bir gelirle geçimini sağlamak zorunda kalan tüm aileler, elektrik faturasını ödemekte zorlanmaktadır. Birçok aile bu durumlarına rağmen sosyal yardım alamamaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
“İşsiz kalan vatandaşlara da elektrik yardımı yapılmalıdır”
Son olarak asgari ücretlilerin de bu yardımdan faydalanması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Elektrik yardımının amacına ulaşabilmesi için ülkemizde asgari ücret alan herkesin bu yardımdan faydalanması sağlanmalıdır. İşsizlik durumu göz önünde bulundurularak işsiz kalan vatandaşlara da elektrik yardımı yapılmalıdır. Hiç kimsenin siyasi görüşüne bakılmamalı, suistimallerin önüne geçilmeli ve siyasi ranta dönüştürülmesine müsaade edilmeden sosyal yardıma ihtiyacı olan her aileye bu yardım yapılmalıdır.” ifadelerine yer verildi.