Şanlıurfa Tabip Odası'ndan basın açıklaması
Şanlıurfa Tabip Odası, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında basın açıklaması düzenledi. Tabip Odası bu günü, 19 Kasım 2015 yılında uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir'e adadıklarını belirttiler.
Bugün Türkiye’nin 81 ilinde Türk Tabipler Birliği tarafından, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında basın açıklaması düzenlendi.
Şanlıurfa’da Tabip Odası, Türk Tabipler Birliği Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Şanlıurfa Emek Ve Demokrasi Platformu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ve Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği tarafından ortak basın açıklaması düzenlendi.
Basım açıklamasını Şanlıurfa Tabip Odası adına, Şanlıurfa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Derya Bulgur Kırbaş yaptı.
Kırbaş, bu günü 19 Kasım 2015 yılında eşi tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken hayatını kaybeden meslektaşları Dr. Aynur Dağdemir’e adadıklarını belirterek, “Sekiz sene önce 19 Kasım’da meslektaşımız, kız kardeşimiz Dr. Aynur Dağdemir eşi tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken; Mirabal kardeşler ise 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirken katledildi. Bu nedenle kolumuz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü Dr. Aynur Dağdemir’e adamıştır. İki gün de kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizin sembolleşen günleridir. Acımız ve öfkemiz hâlâ taze, mücadelemiz ise sonsuz. Onların hikâyesi mücadeleleri ve cesaretleri bizlere umut ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Kadına karşı şiddet, kadın hakkı ihlalleri farklılıklar gösterse de dünyanın tüm bölgelerinde sınır ve sınıf ayrımı olmaksızın devam ediyor. Dünyanın birçok ülkesinde çok zor ve uzun mücadeleler sonucu elde edinilmiş kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Polonya’da kürtaj yasağının çıkışı, ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alınışı kazanımlara saldırıların örneklerinden.
Ülkemizde yaşanan deprem felaketi, öncesinde pandemi, Suriye ve Ukrayna-Rusya savaşları, İsrail’in Filistin işgali kadınların ve çocukların yaşamlarının elinden alındığı, göç etmek zorunda bırakıldığı, patriyarkanın güçlendiği krizler oldu. Savaş sırasında en başta kadına yönelik suçların arttığını, kadın bedeni üzerinden savaş politikası sürdürüldüğünü biliyoruz bu nedenle barış talebimizden vazgeçmiyoruz.” dedi.
HER OLAYDA İLK FEDA EDİLENLER KADINLAR OLUYOR
İstanbul Sözleşmesi’nde bulunan 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını istediklerini dile getiren Kırbaş, “Pandemiyle kadınların ev içi bakım yükü, ayrıca kadınlara yönelik ev içi şiddet arttı, deprem sonrası ise aynı sorunları bir de evsiz kalarak barınma sorununun eklenmesi ile katlanarak yaşadılar. Cinsel şiddete uğrama oranları, hastalıklar ve depresyonlar tırmandı. Pandemide ekonomik kriz işten çıkarılmaları arttırdı ve çalışma hayatından ilk önce gözden çıkarılanlar ev bakım yükü veya işveren tercihi nedeniyle kadınlar oldu, eşitsizlikler derinleşti.
Sağlıkta dönüşümün yarattığı krizin faturasını öderken de pek çok kadın meslektaşımızı görev başındayken yitirmeye devam ediyoruz. Son bir yılda erkek şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz sağlık çalışanı kadınlar; Ömür, Melek, Emine ve Ayfer… Kadınlar güpegündüz kamu kurumlarında, yaşatmak için gittikleri işyerlerinde katlediliyor. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören, kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikaları hayatımızın her alanını kuşatmaya devam ediyor. Güvenli çalışma alanları ve sağlıkta şiddete karşı göstermelik adımlar dışında önlemler alınmıyor. Sağlıkta şiddetin son bulacağı politikalar üretilsin ve uygulansın istiyoruz.
Ülkemizde her gün ortalama üç kadın kocası, birlikte yaşadığı erkek veya aile bireylerinden başka bir erkek tarafından baskı, işkence ve zulme boyun eğmemeye karar verdiği için katlediliyor. Toplumumuzda, her alanda yükselen iktidar politikaları ile tırmandırılan şiddet sarmalı maalesef ki günlük hayatta temel dil olmuş durumda.
Mahsa Amini’den, Dr. Aynur Dağdemir’den aldığımız cesaretle kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını istiyoruz!” ifadelerini kullandı.