Hatırlanacağı üzere okullarda okutulan andımız, 8 Ekim 2013 tarihinde kaldırılmıştı. Buna yapılan itirazlar, 5 yıl aradan sonra Danıştay’dan karşılık buldu. Danıştay, andımızın tekrar okutulması kararı aldı. AK Partinin en çok en eleştirdiği bu karar, Şanlıurfa barosu tarafından “hukuka aykırı” olarak değerlendirildi. Şanlıurfa Baro başkanı Ahmet Tüysüz, “yüksek yargıya generaller tarafından verilen 28 Şubat brifinglerinin etkisinin süregeldiğinin işareti olarak görülmelidir” değerlendirmesi yaparak, bu kararın 28 Şubat sürecine benzetti.
Baro tarafından yazılı bir açıklama yapılarak, karara karşı çıkıldı. Danıştay’ın verdiği kararın keyfi olduğunu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Yargıda Anayasa ve yasaları yorumlama açısından zihinsel perspektif sorunu olduğunu düşündürten böyle bir kararın verilmesi yüksek yargıya generaller tarafından verilen 28 Şubat brifinglerinin etkisinin süregeldiğinin işareti olarak görülmelidir. Yargı kararlarıyla toplumdaki farklı renkler, diller ve inanışların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmemektedir.
Danıştay 8.Dairesi, “8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1’inci Maddesiyle yürürlükten kaldırılan “öğrenci Andı” ile ilgili olarak vermiş olduğu kararla hukukun temel ilkelerini esas ve usul bakımından görmezden gelerek keyfilik kokan bir gerekçeyle iptal kararı vermiştir. Bu yönüyle de Danıştay 8. Dairesince hukuksal mantık açısından eleştiriye açık zayıf ve sakat bir karar verilmiştir. Kararın gerekçesi incelendiğinde Dairenin, gerekçe oluşturmak için oldukça gayret gösterdiği anlaşılmaktadır. Kararda, idarenin bir eylem veya işleminin “öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak olan bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.” Şeklinde belirtilmesi ideolojik tutum içinde karar verildiğini düşündürten en hafif deyimle talihsiz bir durum yaratmıştır.”
Danıştay’ın verdiği bu kararın Yargı mühendisliğinin bile altından kolay kalkamayacağı bir durum olarak görülen açıklamada, “Şanlıurfa Barosu olarak hukuksal eleştiri sınırları içinde kalarak, kararın bu zorlama gerekçeyle tehlikeli bir yargı mühendisliğine kapı araladığına da dikkat çekmek istiyoruz. Yargı mühendisliğinin bile altından kolay kalkamayacağı “bir bilimsel gerekçeye dayanması” kıstası bundan sonra idare ve hatta aynı mantıkla hâkimlerin laboratuardan çıkmadan bilimsel gerekçeleri bulmasını gerektirir. Sivil ve siyasi hayatı daraltan bürokratik merkezlerin vesayetine kapı aralayan iş bu karardan temyiz incelemesini yapacak olan İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla dönüleceğini umut ediyoruz.” Denildi.
YORUMLAR