Programa göre Siverek, Eyyübiye ve Harran İlçelerindeki tüm Özel ve Devlet Ortaöğretim Kurumları ile Halk Eğitim Merkezleri’ni dolaşan Yazar Sadıkoğlu ve ekibi kurumlarda “İnsan İnsana Emanettir” konulu söyleşi yaparak yaklaşık 60 okulda binlerce liseli gençle buluştu.
Söyleşi ve konferansları büyük ilgiyle karşılanan Yazar Sadıkoğlu;
“Tümüyle kişisel imkanlarla çıktığımız bir yol. “Sponsor bulabilir miyiz” diye çok çabaladık ama şu ana kadar bir sonuç elde edemedik. Oysa ki sahip olduğumuz bu mümbit coğrafyanın en önemli hazinesi olan gençlerimizin milli ve manevi dinamiklere atıf yapılarak naif dokunuşlarla bir farkındalık elde etmesi ve ait olduğu manevi mirasın farkındalığını yakalaması gerekiyor. Ama bu farkındalığı yakalatamadığımızı görmek derinden üzüyor. Bugünkü gençliğin artık bilgiye değil temsile ihtiyacı var. Gençler karşısında söylemlerimiz ile eylemlerimiz çatışınca inandırıcılığımızı yitiyor ve kim olursak olalım temsiliyet konumumuzu kaybediyoruz. Yani aslında bu noktadaki sıkıntı , batılı gibi yaşarken; atamız dedemiz gibi düşünüyor, çocuklarımızı ve gençlerimizi onların zihniyle yetiştirmek istiyoruz. Eylemlerimiz söylemlerimizi yalanladığı için de gençler itaat yerine “isyan” yolunu seçiyor. Çünkü bu gençler bizim maskeli hayatımızdan, riyakâr tutumumuzdan kaçıyorlar. Ya bizim yapmaya çalıştığımız ancak sahip olduğumuz din dili ile maskelemeye çalıştığımız hayatı apaçık ve sonuna kadar yaşamak istiyorlar ya da bizim bu riyakâr hayatımıza isyan ederek kendi yollarını bulmaya çalışıyorlar.
Yaptığım söyleşilerin,ortaya koyduğum tüm eserlerin,kaleme aldığım makalelerin temelinde işte bu frekansı yakalayabilmek var aslında. Var gücümüzle, gece gündüz demeden, çalışıp didinerek dün, bizi onurlu, üstün ve dünyanın gıpta ettiği insanlar konumuna taşıyan değerlerimizi yeniden kuşanmak zorundayız. Çünkü milli ve manevi değerler diye genelleştirilmiş değerlerimizi, kınayanın kınamasından çekinmeden; çağdaşlık maskeli baskılara aldırmadan sahiplenmemiz özlediğimiz insan modeline ulaşmamızda yegâne yol gözüküyor. Ötesi sadece lafazanlık!
Bu yanlışlara yokmuş gibi yapmaya devam edersek yanlışın bir parçası olacağız. Doğruyu söylemeden, doğruca eylemeden sadece ‘yanlış var’ diye bağırırsak vicdanımızı sahte bir teselliyle avutacağız. “Birileri artık bu yanlışları düzeltmeli” deyip kenara çekilirsek yükü omuzlamanın külfetinden eleştirmenin kolaycılığına kaçmış olacağız. “Kendimi düzeltirsem yeryüzü bir yanlıştan kurtulacak” şuuru içinde emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak derdiyle yaşarsak, işte o zaman gerçekten bir şey yapmış olacak ve kimbilir belki o zaman gençlerimize yaşayan bir örnek olarak hem kendimizi hem de onları bu ateşten kurtaracağız! Çünkü hepimiz bu gençlere bir yarın borçluyuz.
İşte bu amaç ve düşüncelerle geçen yıldan beri yapmış olduğumuz bu çalışmada bu yılki hedefimiz 1380 okul ve kurum. Hedef kitlemiz ise onay aldığımız İl ve ilçeler bazında bir milyon kişi. “Kaybedecek tek ferdimiz dahi yoktur” anlayışı içinde daha aydınlık bir yarın adına Hz İbrahim’in ateşine su taşıyan bir karınca misali bu yolu sürdürme azim ve kararlılığındayız” dedi.
YORUMLAR