Erdal, yaptığı açıklamasında 15 Temmuz’un karanlığa mahkum edilmek ve teslim alınmak istenen bir milletin aydınlığa uzanan destansı mücadelesinin adı olduğunu belirterek, ‘’15 Temmuz’da necip milletimiz; birliği, cesareti ve kahramanca tavrıyla işgalci darbecilere ‘dur’ demiş ve tüm dünyaya demokrasi dersi vermiştir’’ dedi.
15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nden sonra geçen 2 yılın ardından milletin istikbali, istiklali ve istikrarı adına gösterdiği kararlılığı devam ettirdiğini ifade eden Erdal, “Bu süreç ekonomimiz için de büyük bir sınav olmuştur. Hain Darbe Girişimi’nin en az kayıpla atlatılması ekonomimizin güçlü ve dinamik potansiyeli ile direncini göstermiştir. Özel sektörün ve Hükümetin üretime, yatırımlara, istihdama ve ihracata hız kazandırmaya yönelik çabaları bu kayıpların telafisinde önemli rol oynadı. Ekonomi yönetimi de bu süreçte üzerine düşeni yaptı. Türkiye ekonomisi, dünyada büyüme rekorları kırarak dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasına girdi. Biliyoruz ki güçlü bir ekonominin en önemli dayanağı, güçlü bir demokrasi ve istikrardır.” dedi.
“15 Temmuz Destanlara Namzet Bir Zaferdir”
15 Temmuz’un bir milletin işgalci ve darbeci hainlere karşı kazandığı destanlara namzet bir zafer olduğunu ifade eden MÜSİAD Ankara Başkanı ve DEİK Türkiye – Endonezya İş Konseyi Başkanı İlhan Erdal, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz alçak darbe girişimde bir kez daha gördük ki, bu topraklarda Seyit Onbaşılar, Şahin Beyler, Kara Fatmalar, Nene Hatunlar bitmez. Ömer Halisdemirler doğurur bu topraklar. Hain girişimin yıl dönümünde Sayın Cumhurbaşkanımıza dik duruşundan dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. 15 Temmuz Şehitlerimizi, Gazilerimizi ve bu vatan uğruna can vermiş tüm kahramanlarımızı saygıyla, duayla ve minnetle anıyorum.
Dünya, son zamanlarda çok yoğun politik ve ekonomik savaşların yaşandığı bir döneme şahitlik etmektedir. Ülke ve millet olarak bu çetin şartlarda hem ekonomimiz hem de iç ve dış politikamız ile kararlı bir duruş gösterdik. Bu dönemde ülkemiz, dünyada yaşanan ekonomik dalgalanmalar karşısında, dışarıda ve içeride teröre karşı gösterdiği tavizsiz tutumu ile dünya tarih sahnesinde unutulmayacak bir rol üstlenmiştir. Bu tarih sahnesinde ortaya koyulacak güç ve iradenin devletimizde ve milletimizde mevcut olduğunu tüm dünya görmüştür.
Özellikle 24 Haziran Seçimleri öncesi ülkemize karşı girişilen dış kaynaklı ekonomik operasyonlarla, yükselen Türkiye’ye set çekilmek istenmiştir. Ama milletimizin bu operasyonlara sandıkta verdiği cevap, 15 Temmuz gecesi verdiği cevap kadar manidardır. 24 Haziran’da milletimiz, tüm iç ve dış kaynaklı operasyonlara karşı bir demokrasi şöleni içerisinde daha güçlü bir Türkiye’den yana irade göstermiştir.
Bunların yanında yakın coğrafyalarımızda yaşanan olaylarla bölgenin yeniden şekillenmesi söz konusu olmuştur. Türkiye; yapmış olduğu Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtlarıyla bu duruma kayıtsız kalmadığını göstermiş, vatanın birliğine ve bütünlüğüne kast eden her türlü terör odaklarına gereken cevabı vermiştir.
“15 Temmuz’daki Mukavemet Bugünlerin Habercisiydi”
Tüm bu yaşananlar çerçevesinde, 15 Temmuz 2016 tarihinde millet iradesine, demokrasimize ve devletimize karşı gerçekleştirilen hain darbe ve işgal girişimine devletçe ve milletçe göstermiş olduğumuz mukavemet bugünlerin habercisiydi. 15 Temmuz, Türkiye’nin sadece uluslararası siyaset enstrümanlarıyla değil, yediden yetmişe topyekûn milletiyle de dünya siyasetinde var olduğunun ispatıydı.
Bugün milletimiz ve devletimiz daha sıkı bağlarla birbirine bağlıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle necip milletimiz iradesini ve gücünü devleti ile birlikte yaşatacaktır. Millet ve devlet birlikteliği, hiçbir arızî yapıya gerek duymayacak derin bir bağdır. Bu bağı zedeleyecek her türlü girişime milletimiz hiç şüphe yok ki dur diyecektir. Siyasi partiler, sosyal platformlar ve STK’ler ile milletimiz; devleti adına bugün daha fazla inisiyatif almalıdır.
15 Temmuz tarihe altın harflerle geçen bir özgürlük ve kahramanlık mücadelesi olmasının yanında nesillerimiz için bir ibret tablosu olmalıdır. Bu nedenle milletimizin hem toplumsal bütünlüğü hem de inanç bütünlüğü adına nesillerimizin doğru ve halk irfanına yaslanan bir yöntemle geleceğe hazırlanmasını sağlamalıyız.
Artık yapacağımız en önemli şey, daha çok çalışarak Türkiye’nin demokrasisini ve ekonomisini daha da güçlendirip büyük Türkiye’yi gerçekleştirmektir. Milli politikalar, teknoloji alanındaki atılımlar, yatırımlar ve yapısal reformlar inanıyorum ki aydınlık yarınlarımıza ışık tutacak; sürdürülebilir büyümeyi etkin kılacaktır. Bunların yanında küresel rekabetçiliğinin en etkin kaynaklarından biri olan AB üyelik sürecini kararlılıkla sürdürmenin de olumlu etkisi olacağını düşünüyorum.
MÜSİAD Ankara olarak, Darbe Girişimi’nin ilk anından itibaren duruşumuzu gösterip meydanlarda olduk, demokrasi nöbetlerimize devam ettik. Bunun yanında üreterek, ihracat yaparak, yeni istihdam sahaları açarak, yerli ve milli projeler hayata geçirerek ticari, ekonomik ve sosyal faaliyetlerimize bir an bile duraksamadan devam ettik. Bundan sonra da aynı duruş ve kararlılıkla milletimiz ve ülkemiz için sorumluluk almaya, milli iradeye ve demokrasimizin tüm değerlerine sahip çıkarak hep ön saflarda olmaya devam edeceğiz.”
YORUMLAR