Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği, Şanlıurfa’da son zamanlarda artan kadın cinayetlerine yaptıkları açıklamayla tepki gösterdi.
Açıklamayı dernek adına Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Sema Köroğlu yaptı.
Açıklamada kadına yönelik erkekler tarafından uygulanan şiddetin artış eğiliminde olduğuna dikkat çekilerek, adil bir yargılanma yapılmayıp şüpheli sanık ve katiler ceza almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça, insanlıktan utandıran vahşet tablolarının artarak devam edeceği belirtildi.
“KADIN CİNAYETLERİNE SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Ceylanpınar’da, Siverek’te boş arazide yol kenarında kadın cesetleri bulundu. Akçakale yolu üzerinde yanmış kadın cesedi bulundu. Öldüren kişi Fatem Alhamdi. Siverek ilçesinde Ö.Z. isimli kadın kafasından silahla vuruldu. Öldüren kişi eski eşi. 6 yaşındaki kızı arabanın arka koltuğunda otururken öldürdü. Esma Kurt isimli kadın eşi tarafından silahla katledildi. Cemile Kalvur eşi Ahmet Kalvur tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. Amara Dwla isimli 13 yaşındaki genç kız babası tarafından yakılarak vahşi bir şekilde öldürüldü. Gülsüm Yarış boşandığı erkek Sedat Kalındaş tarafından katledildi. Hediye Tağmat eşi Ahmet Tokay tarafından leğende boğularak katledildi.
Hasret Tutal erkek arkadaşı Bekir Gülel isimli erkek tarafından vurularak öldürüldü.
Selva El Hinedi 13 Aralık 2021 tarihinde sokak ortasında İyyad El Hasan isimli erkek tarafından katledildi. Meral Baran( 21) 6 yaşındaki çocuğunu aşıya götürürken eski eşi tarafından öldürüldü.
Bunlar hayatını kaybedenlerin sadece bir kısmı ve sadece ilimizde yaşanan basına yansıyanlar. Uğradıkları saldırılar sonrası tesadüfen hayatta kalan saldırı ve şiddet mağduru kadın sayısını ise hiç birimiz bilmiyoruz.”
Açıklamada, 2020’de 300 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 171 kadının şüpheli şekilde ölü bulunduğu belirtildi. Öldürülen 300 kadının 182’sinin ne için öldürüldüğü tespit edilemediği vurgulanan açıklamada, şunlar ifade edildi:
“Adil bir yargılanma yapılmayıp şüpheli sanık ve katiler ceza almadıkça önleyici tedbirler uygulanmadıkça bizi insanlığımızdan utandıran bu vahşet tablosu artarak devam edecektir. Hukuk sistemindeki cezasızlık politikaları, evlilik ve aile bütünlüğünü koruma görevinin tamamen kadınlara yüklenmesi eril dilin ve zihniyetin vücut bulmuş halidir. Eril zihniyeti besleyen cezasızlık politikalar ve var olan yasaların uygulanmaması kadın cinayetlerini cesaretlendirdiğini koruma ve önleyici tedbirlerin uygulanmadığını, biz kadınlar haykırmamıza rağmen kadın cinayetlerini durduramıyoruz.
Durum bu boyutta iken İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun tüm şiddet mağduru kadınlar için eksiksiz uygulanması talebimizi yineliyoruz. Şiddete uğrayan kadınlarla beraber uğrama ihtimali olan kadınların da korunma kapsamının genişletilmesi ve bu konuda özel bir kamusal hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesinden bir günde çıkılmasından sonra ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet artışına hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız”.
YORUMLAR