Nuri Baran ÇELİKCAN'ın gözünden pandemi süreci
Virüs bize korku, panik havası verdi. Okul kapandı derslerimden ve sohbet edip, top oynadığım arkadaşlarımdan bazen de bahçede gezerken öğretmenler hakkında dedikodu yaptığımız arkadaşlarımdan uzaklaştım ama daha cana yakın, sevimli bir o kadar da sohbet yaptığım iki arkadaşın evde olduğunu fark ettim. ;İnsanlarda yardımlaşma duygusunun bitmediğini gördüm.
Haberlerden ve internetten okuduklarıma göre virüs hayatımızı eğitimimizi ve yaşantımızı etkisi altına almış. Devlet hastalığın bulaşmasını önlemek, yayılmasını durdurmak amacıyla okul eğitimine ara verdi. Televizyondan dersler verilmeye başlandı. Ama benim aklımda sınıf ortamım öğretmenlerimin eğlenceli ders anlatışı arkadaşlarımla sohbetim, okul bahçesinde yaptığımız yürüyüş kantinde berber yiyip içtiklerimiz hep gözümde tütüyordu.
Bir hafta geçti derslere adapte oldum. Yeni arkadaşlarımla yani anne ve babamla muhabbet kar oldum. Ders aralarında okuldaki arkadaşlarım gibi sohbet ettim. Evde kalmanın aslında çok da sıkıcı olmadığını, aile ortamının da bir okul olduğunun farkına vardım. Belediye’de çalışan annem artık sürekli işe gitmiyor, gerektiği zaman gidiyordu. Haberci olan babam eskisi gibi sık sık habere gitmiyor, zorunlu durumlarda habere gidiyordu.
Derslerime adapte oldum Ders aralarında takıldığım yerleri anneme ve babama soruyorum, pratik çözüm olmadığı zaman da öğretmenim ile irtibata geçerek çözüyorum. Evde hayat var sözü aslında gerçekmiş. Çünkü evde sıkılmaktan ziyade yeni arkadaşlarımla yemekten tutun da ev düzenine, müzikten temizliğe kadar izlediğimiz filmlerden, okuduğumuz kitaplara kadar fikir alış verişinde bulunuyoruz
Babam haberci olduğu için habere gidip geldikten sonra kendisiyle konuşuyorum. Dışarıda gördüklerini, ortamın nasıl olduğunu bize anlatıyor. Merak ettiklerimi özellikle sokaklarda, caddelerde gezenlerin, maske takıp takmadığını, kendi sağlıkları için bir şeyler yapıp yapmadıklarını soruyorum. Babam Şanlıurfa halkının büyük oranda “ EVDE KAL” çağrısına uyduklarını, uymayanlarında Polis, Zabıta ve Jandarma tarafından sürekli uyarıldıklarını söyledi.
Virüs hem Peygamberler Şehri Şanlıurfa’ya, hem Türkiye’ye yardımlaşmayı tekrar hatırlattı. Benim büyükbabam, büyükannem ve engelli halam gibi insanlara Devletle birlikte hayırsever vatandaşlar yardım elini uzatarak evden çıkmamaları için ilaç ve gıda dahil maske gibi ihtiyaçların kapılarına kadar giderek karşılanması yardımlaşmanın bitmediği duygusunu yeniden yaşattı.
İşte bu yardımlaşma duygusu devlet ve hayırseverlerin desteği ile ihtiyaç sahibi kimsesiz ve geliri olmayan vatandaşların gıda, ilaç, maske ve günlük kullanımda ihtiyaç duydukları malzemeleri karşılayarak bu zorlu süreci kolay atlatmaları için yardımcı oldu.
Sonuç olarak bir çok kişinin şikayet ettiği virüs özellikle sağlık olmak üzere bir çok zorlu ve sıkıntılı süreç yaşatsa da Şehrimize, Ülkemize ve tüm dünyaya yardımlaşmanın ne kadar insani ve ahlaki bir davranış olduğunu da hatırlattı.
YORUMLAR